13 Mart 2009 Cuma

Sevgili Depresyonum

Halbuki ben senden kurtulduğumu sanmıştım. Seni ait olduğun suçlar cehennemindeki yerine geri gönderip, sonra da bir şekilde hapsetmiştim. İğrenç çığlıklarını ve aldatıcı yardım çağrılarını duymamak için, bir an olsun rahatça uyuyabilmek için, kulaklarıma pamuk tıkayıp, yastıkların altına gömerdim kafamı... Korkularımın bekçiliğini yapmaktan usanmıştım. Seni görmekten, seni duymaktan, seni yaşamaktan kaçabileceğimi sanmıştım. Şimdi anlıyorum; bu mümkün değil. Sen etimde, tırnağımda, kanımda, beynimin kıvrımlarında dolaşırken, seni göremeyecek kadar körüm ben. Senden kurtulmayı isteyecek kadar aptalım. Çünkü oturup senin düğümlerini çözdüğümde, bağlantıların eridiğinde, ben de; oturup ay ışığına karşı uluyan köpeklerden biri olacağım.

Seninle ilk ne zaman tanıştım hatırlamıyorum. Sanki kendimi bildim bileli benimlesin gibi geliyor. İçimde bir yerlerdeki varlığını o kadar benimsemiş olmalıyım ki, sensiz bir hayat yaşamadığım için sensizliğin ne demek olduğunu bilmiyorum. Senin ağırlığını, içimdeki büyük boşluğa dolan varlığını, üzerimdeki ezici baskıyı hissediyor ama seni anlayamıyordum. Seni tanımıyordum. Aynı evde bir yabancıyla yaşamak gibiydi. Senin en büyük özelliğin sessizliğin, sinsi bir düşman gibi gizlenip, oraya yerleşip farkettirmeden kanımı emiyor, besleniyor ve bir ur gibi kendi besinini benim isteklerimden sağlıyordun.

Senden kaçtıkça besleniyordun.senden kaçmak, seni hiç tanımamak, yabancılaşmak anlamına geliyordu. Ben uzaklaştıkça sen keyifleniyor, iştahın kabarıyor, büyüyüp palazlanıyor, terkettiğim yerleri büyük bir istekle dolduruyordun.İçimdeki varlığın durmadan şişen bir balon gibiydi, ama ben senin sen olduğunu bilmiyordum.İçimdeki sıkıntıydın, aynaya bakıp kendine lanetler yağdıranın ben olduğumu sanıyordum o zamanlar... Seni ben sanıyordum. O kadar sinsi ve görünmezdin ki bütün organlarıma hükmedenin sen olduğunu anlayamıyordum.

Kendi varlığımı anlayamayacak kadar başkalarına bağımlı hale gelmiştim. İçimdeki bene ait ne varsa ele geçirdiğin için kendimi ancak başkalarının gözüyle değerlendirebiliyor, onların bana tuttuğu aynadaki görüntüme ölesiye ihtiyaç duyuyordum. Ama sen bu görüntüyü bile bozmuştun. Görebildiğim her şey önce senin sansüründen geçiyor ve ancak ondan sonra bana ulaşabiliyordu. Benim için dünya, dışardaki hayat sisli bir perdenin arkasından hayal meyal seçilebilen bir görüntüden ibaretti. Bir gün, kaçabildiğim kadar kaçtığımda, artık yeter diyebilmenin gizemli cesaretini bulduğumda kendimde, savaşmanın en iyi yolunun düşmanı tanımak olduğunu öğrendim.


İşte o zaman, sırlarını açığa vurmaya başladığın zaman artık geri çekilme sırası sendeydi. Senden kalan boşluğa yerleştirecek çok şeyim var.


Sevgili depresyonum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder