20 Haziran 2003 Cuma

Kentin Karanlık Çocuğu

Bu kente açtım gözlerimi soğuk yağmurlar altında. Hüzünlerime, mutluluklarıma şahit oldu en ıssız sokakları. Karanlığı kucakladım avuç avuç ter kokan ellerimle, Sen kokuyordu tüm sokakları bu kentin. Bazen de yapamadım, kucaklayamadım doyasıya, Birşeyler vardı bizi durduran, koparan.. Ne çabuk hava kararıyor bu kentte değil mi ? Halbuki hiç bitmek bilmiyor uzun geceleri.. Ölüm kokan kara gecelerde bana arkadaşlık eden, Kültabağım bile beni sevmiyor artık.. Boş yer bulamıyorum üzerinde hüzünlerimi gömmeye. Uzun yollar aldım, yirmi seneyi tükettim bu kentin yollarında. Yolumun üzerine birçok insan çıktı bu zaman içersinde, Hiçbirini tanımıyor, hiçbirini istemiyordum. Ben istemesem de girdiler hayatıma.. Beni yavaş yavaş gömmeye başladılar kara toprak altına. Mezar taşımı bile hazırlamışlardı.. "Bu kentin karanlık çocuğu" diye karalamışlar üzerine.. Bu kentin sessizlikleri de kötüdür bilir misin ? Başladı mı bitmek bilmez.. sürüp gider, "O"nun gözlerinde unuturdum sessizliği.. Ta ki o beni, bu kentle terk edene kadar. Artık yalnızım buralarda, Gaziantep bana büyük geliyor. Kaldıramıyor, güç bulamıyorum kendimde, Yaşamaya, duyguları paylaşmaya.. Ben de bu kenti terk etmek istiyorum artık, Ama yapamıyorum! Hapsolmuşum, kaçamıyorum. Sanırım hiçbir zaman da kaçamayacağım. Ben yine bu kente kapatacağım gözlerimi.. Son "elveda"mı duyacak birileri, Olsa yanımda diye dua ediyorum tanrıya. Beni soranlara, Bu kentin karanlık çocuğu dokunamıyordu artık duygulara. Diye söylersiniz sevinirim az da olsa. Gidiyorum sanırım, Kaçabilirsem bu kentten bir daha da uğramayacağım..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder